Geçit vermez sıra sıra dağlar arada Nasıl sarılayım sana yoksun burada Hasretinden viraneyim şu Ankara’da Seni özledim seni özledim Bir

Şu dağların yükseğine erseler Lale sümbül mor menevşe derseler Bir güzeli bir çirkine verseler Güzel ağlar çirkin güler bir zaman

Rakı şarap açtırdım Acıları bastırdım Kanıyor bu yüreğim Nazlı yâri küstürdüm Kadehimi doldurun Zehir zıkkım doldurun Nazlı yâri küstürdüm de

Gitme turnam gitme dağlar karlıdır Yüreciğim sevda ile dağlıdır yar beni beni Senden gayrısına kalbim mühürlü Bu aşık yüreğim sana

Şu dağdaki gezene bak Gözlerinin rengine bak Mavi gözler kan kan olmuş Şu feleğin işine bak Şu dağdaki gezene bak

Bir ormanda tutup onu Bağladılar ağaca Yumdu sanki gözlerini Uyur gibi usulca Bir soğuk yel eser Üşür ölüm ölüm bile

Kurtlar daldı dağlarına Bilecek mi kırmızı gül Bu ne büyük bir endişe Ölecek mi kırmızı gül Toprağına çapa çaldık Elimizle

Gönül ne beklersin gurbet elleri Gidelim sılaya gayrı yaz geldi Açılmış nergisi susam sümbülü Bağların zamanı güllü yaz geldi Müddeti

Hayat bana kurmuş tuzak Düşe düşe ben yoruldum Gel bu derde mezar kazak Deşe deşe ben yoruldum Sırtımda bir koca

Rüzgarlara sor beni Gör bak ne diyorlar Uçan kuşa danış beni Derdime dertleniyorlar Bir gün seni görmeyince Bire bin dert